Kombi mi? merkezi ısıtma mı? sorusuna tarihsel perspektiften yaklaşacak olursak; ülke olarak bireysel ısınma geçmişi olan bir toplumuz. 1970’ lere dek tüm konutlarda soba kullanımı ile sürdürülen ısıtma; önce kömür kazanları, ardından fuel oil kazanları ile merkezi bir durum almıştır. Elbette ki bunda konut yapılarındaki değişiklik ve yine 1970’lerde kentsel yaşamdaki artış da etkili olmuştur.
1990’ların ortasına doğru artan gaz tüketimi ile bireysel ısınmaya aşina olan toplumumuzda kombi tipi ısıtma çok hızlı kabul görmüştür.
Kombi ve Merkezi ısıtma Arasındaki Farklar
Hâlbuki merkezi tip kazan ve brülör çalışması ile yapılan ısıtma çok daha etkili ve maksimum fayda sağlayıcıdır. Basit anlatımla merkezi ısıtma sisteminde kolon hatları dahi binanın ısınmasına ve ısı tutulumuna katkı sağlar. Binanın dış yalıtımı ve yahut cephe konumu merkezi sistem yanışı için avantajlıdır. Kazan dairenizde çalışan tüm ürünler kazan, brülör, baca, sirkülasyon pompaları vb. en az 20 yıl ekonomik ömre sahip iken kombiler için aynı ömür süresi söylenemez. Maalesef toplumda “yaktığım kadar öderim” mantalitesi ile rağbet gören kombi tercihinde tüketici çok daha fazla gaz tükettiğini fark edemez.
Bireysel ısınma, toplumsal yaşamın olduğu binalarda ısı dengesizlikleri yaratır. Bu da kombi tüketicisine sadece kendi dairesini değil alt, üst, yan daireleride ısıtma misyonu yükler. Binaların dış yalıtımı olsa dahi iç yalıtımlar zayıf olduğundan ısıyı hapsetmeniz mümkün değildir.
Merkezi sistem dairenizde tadilat yaratmaz ve ısıtma cihazı için bir alan açmanıza da mahal bırakmaz.
Enerji yönetmeliğine göre toplam 1000 m2 ısıtma alanı üzeri binalarda merkezi ısıtma mecburidir.
Özellikle kış ikliminin çok sert geçtiği Rusya ve Türki Cumhuriyetlerde merkezi ısıtma bina değil sokak, ada, mahalle bazında gerçekleşmektedir.
Yatırım maliyeti yüksek gibi gözüksede uzun vadede ve gaz tüketiminde merkezi ısıtmanın avantajları çok yüksektir.
Bugün merkezi ısıtmayla ısınan bir daire, kombi sistemine göre %30 uygun gaz tüketim bedeli ödemektedir.
27.03.2019