Türkiye’de petrol
Ülkemizin komşu coğrafyasında dünya toplam petrol rezervlerinin % 65’i bulunmasına, üretiminin ise % 41’inin yapılmasına karşılık insan ister istemez Türkiye’de neden petrol yok diye sormamazlık edemiyor. Ülkemiz petrol açısından komşuları İran, Irak ve Suriye kadar zengin değildir. Bu durum, ülkemizdeki jeolojik yapının farklılığından kaynaklanmaktadır. Petrol; nehir, göl, deniz halinde bulunmamaktadır. Üzeri geçirimsiz kayalarla (kil gibi) örtülü, kumtaşı gibi gözenekli rezervuar kaya içerisinde gerekli jeolojik yapıların (KAPAN) gelişmesi ile yeraltında belli yerlerde kapanlanabilmektedir.
Türkiye anakarasında, kısıtlı da olsa petrol ve doğalgaz açısından potansiyel bazı sahalar bulunmasına rağmen, Orta Doğu kadar verimli olmamasının başlıca nedeni, genellikle son 65 milyon
yıldan bu yana Türkiye ve yakın dolayını da şekillendiren jeolojik süreçlerden kaynaklanmaktadır. Özellikle son 5 milyon yıldan bu yana Arap-Anadolu plakalarının tıpkı “kafa kafaya” çarpışması
şeklinde gelişen genç jeodinamik olaylar, Türkiye’nin kıvrımlı ve kırıklı bir yapı kazanmasına neden olmasının yanı sıra, fiziki coğrafyasının da şekillenmesinde belirleyici rol oynamıştır. Yerkabuğundaki bu türden genç jeodinamik olaylar, potansiyel bölgelerdeki petrol ve doğalgazın oluşumu, göçü ve içinde birikebileceği jeolojik formasyon ve yapıların oluşması için belirli bir aşamaya kadar olumlu katkı koyarken, bu süreçlerin durmaksızın devam etmesi halinde de, bölgenin petrol sisteminin olumsuz etkilenmesine de neden olabilmektedir. Türkiye’nin, özellikle GD Anadolu bölgesinin son 5 milyon yılda yaşamış olduğu bu genç kabuksal deformasyon, bölgenin petrol sistemini olumlu etkilediği aşamasını çoktan aşmış ve olumsuz etkilenmesine neden olmuştur.
Yeryüzündeki bir petrol sızıntısı, yerin binlerce metre altındaki bir jeolojik yapıdan (KAPAN) ve milyonlarca çatlaktan geçerek gelmektedir. Dolayısıyla her sızıntının altında petrol olacağından söz edilemez. Böyle bir kapan, sızıntının olduğu mevkiden yüzlerce kilometre yatay ve binlerce metre düşey mesafede olabilmektedir. Bu sızıntılar, üzerinde yeterince örtü olmayan ve içerisinde petrolü kapanlamayan rezervuarlardan gelebilir. Bu da ekonomik olmayan bir petrol sahası demektir. Irak, İran ve Suriye’deki rezervuarların derinliği birkaç yüz metre ile bin metre arasında iken, Türkiye’de bu derinlik üç, dört bin metreye ulaşmaktadır.
Petrol oluşumları
Komşu ülkelerde sınırımızdan itibaren düzlüklerin, Türkiye’de ise yüksek dağların başlaması, ülkemizin bu ülkelere göre çok daha fazla jeolojik olaylar yaşadığını göstermektedir. Bu dağ oluşumları, rezervuarları parçalayarak örtü kayaları darmadağın etmiştir. Mevcut kapanların faylarla parçalanması sonucunda birbirinden kopuk, küçük sahalar oluşmuştur. Buna karşın söz konusu komşu ülkelerde daha sakin geçen jeolojik tarih, aynı rezervuarda, daha sığ ve tahrip olmamış daha geniş alanlarda kapanların oluşmasına yol açmıştır. Kısaca, bu ülkelerde hem sığda olan hem de geniş alanları kapsayan petrol kapanları, ülkemizde çok daha derinlerde olduğu gibi, paramparça olduklarından küçük alanları kapsamaktadır. Bu nedenle petrol rezervlerimiz ve verimlilikleri çok düşük düzeydedir. Yani ülkemizde İran, Suriye ve Irak’ta olduğu gibi büyük ölçekte ve ekonomik petrol rezervleri bulunmamaktadır. Ancak Türkiye’de yeterli düzeyde arama faaliyeti de yapılmadığı bilinen bir gerçektir.
Diğer yandan üretilen ham petrolün sınıflandırılmasında dikkate alınması gereken en önemli faktörler, petrolün gravitesi (API), viskozitesi ve içerdiği kükürt miktarı gibi özelliklerdir.
Dünya ham petrol talebinin % 90’ı, üretimi, taşınması ve işlenmesinin kolay olması nedeniyle hafif (gravitesi yüksek) ve orta petrol ile karşılanmaktadır. Dünya petrol kaynaklarının ancak % 25’ini hafif
ve orta petrol oluşturmaktadır.
Türkiye’deki petrol sahalarının büyük bir kısmı ağır petrol içermekte olup, üretilen ham petroldeki kükürt oranı % 0 ile % 5,7 arasında değişmektedir. Petrol savaşları ise daha kıt olan hafif petrole
ulaşmak için yapılmaktadır. Türkiye’de petrol ve doğalgaz derinlikleri yaklaşık 2500 ve 3500 metre arasında değişen rezervuarlardan üretilmektedir.
Türkiye’ de üretim yapılan Kuyu İstatistikleri
En Fazla Üretim Yapılan Ham Petrol Kuyusu (2020/ Ocak) : Batı Raman / Batman
(günde ortalama 17.963 varil)
En Az Üretim Yapılan Ham Petrol Kuyusu (2020/ Ocak) : Nusaybin / Mardin
(günde ortalama 768 varil)
En Fazla Üretim Yapılan Doğalgaz Kuyusu (2017) : Değirmenköy / Silivri
(günde ortalama 145.000 m3)
En Az Üretim Yapılan Doğalgaz Kuyusu (2017) : Paşaköy / Edirne
(günde ortalama 247 m3)
Kaynak : https://petrol-is.org.tr/
24/05/2023