Açık deniz petrol ve doğalgaz platformları, denizlerin derinliklerinde bulunan petrol veya doğalgazı çıkarmak için üretilen dev tesislerdir. Enerji sektöründeki ilerlemeler sayesinde bu tür yapılar artık en zorlu koşullara dayanacak şekilde inşa edilmektedir. Üretkenliği en üst düzeye çıkarmak için en son teknolojilerle ve birinci sınıf güvenlik sistemleriyle donatılan bu açık deniz petrol ve doğalgaz platformları, küresel enerji taleplerini karşılamak için oldukça önemlidir.
Muazzam büyüklükteki bu yapıların inşası birkaç yıl ve milyarlarca dolar alsa da, tamamlandığında, denizlerde en zor erişilen noktalardan petrol ve doğalgaz çıkarabilirler. Bununla birlikte küresel enerji üretiminin yaklaşık %30’u açık deniz kaynaklarından sağlanmaktadır. Bunun giderek artan bir kısmı, büyük ve karmaşık üretim platformları gerektiren, ulaşılması zor, derin sulardan sağlanmaktadır.
Açık deniz petrol ve doğalgaz platformu tipleri
1-2) Sabit platformlar (fixed platforms)
3) Derin su uyumlu sabit kuleler (compliant toers)
4-5) Dikey gergi ile sabitlenmiş platformlar (TLP-Tension-leg platforms)
6) Direkli platformlar (Spar platforms)
7-8) Yarı batırılmış platformlar (Semi-submersible platforms)
9) Yüzer üretim, depolama ve dağıtım platfotmları (FPSO)
10) Su altı ikmal ve toplama platformu
Açık deniz petrol ve doğalgaz platformları birçok farklı varyasyona sahiptir. Büyüklük söz konusu olduğunda, bazı platformlar diğerlerinden biraz daha fazla hayranlık uyandırıyor. Günümüzde bu tipte platformlar yoğun olarak Meksika Körfezi’nde bulunmaktadır ve ABD’ye aittir. Diğer yoğun bölgeler ise Basra Körfezi ve Uzak Doğu’dur.
Açık Deniz Platformları Neden Bu Kadar Büyük?
Öncelikle deniz tabanının çok altında bulunan rezervlere ulaşmak için açık deniz petrol ve doğalgaz platformları derin sondaj kabiliyetine sahip olmalıdır. Ayrıca platform ne kadar büyükse o kadar fazla sondaj malzemesi taşıyabilecektir. Bu da daha kısa sürede daha fazla kuyu açılabileceği anlamına gelir. Bununla birlikte platform büyüklüğü arttıkça inşa maliyeti de artmaktadır. Fakat barındırılabilecek sondaj malzemesi artacağından daha fazla kuyu açılabilecektir. Bu da inşa maliyetini katlanılabilir seviyeye çekmektedir.
Açık deniz platformları deniz yatağındaki kuyulardan doğal kaynakları (petrol, doğal gaz, maden cevheri vb.) çıkarmak, depolamak ve işlemek için kullanılan büyük yapılardır. Koşullara bağlı olarak platform deniz tabanına bağlanabilir, yapay bir adadan oluşabilir veya yüzebilir.
Dünya okyanusları ve denizleri üzerinde 53 farklı ülkede toplam 6.900 civarı açık deniz platformu bulunmaktadır.
ABD Meksika Körfezi: 4.000
Asya : 950
Orta Doğu: 700
Avrupa ve Kuzey Denizi: 490
Batı Afrika: 380
Güney Amerika: 340
Petrol platformları devasa bir yapıya sahiptir. 610 metre uzunluğa sahip türleri bulunmaktadır. Bu devasa yapıyı planlamak, taşımak ve denizin ortasında öylece durmasını sağlamak hiç de kolay bir iş değildir. Bu yüzden açık deniz platformu üreten firmalar kendi alanında en tecrübeli mühendisleri çalıştırmaya gayret ederler dolayısıyla çalışanların maaşları da bir o kadar yüksektir.
Platformların yapısını basitçe incelersek türlerine göre değişiklik gösterse de başlıca bölümleri şunlardır:
Destek Bacağı: Platformun dengede ve dalgalardan uzak güvenli bir yükseklikte kalmasını sağlamak için tasarlanan oldukça uzun ve dayanıklı yapı. Sondaj platformlarında genellikle 3 adet bacak bulunur.
Platform Güvertesi: Destek bacaklarının yükselttiği platformun temelidir. Diğer bölmeler güvertenin üzerinde yükselirler. Güverte yapısı iki katmanlı duvarlara sahiptir bunun sebebiyse herhangi bir çarpışma veya fırtına sonrası platformun delinerek su almasını engellemektir.
Sondaj Kulesi: Sondaj işinin yapıldığı sondaj borusunun deniz tabanına indirildiği bölümdür.
Yaşam Alanı: Vardiyalı olarak platform üzerinde çalışanların yemekhane, yatakhane, eğlence/spor alanlarının bulunduğu bölme
Bunlara ek olarak platformlar helikopter pisti, kurtarma botları, uydu iletişim kulesi gibi birçok bölmeye sahiptirler.
Açık deniz sondajı nasıl yapılır?
Öncelikle araştırma gemileri tarafından deniz tabanının ayrıntılı bir haritası çıkarılır. Bu harita üzerinde petrol yatağı bulunması muhtemel alanlar belirlenir ancak hiçbir zaman bu tahminler kesin değildir. Bu tahminleri kesinleştirmek için bölgeye bir sondaj getirilir. Sondaj için genellikle kriko platformlar kullanılır.
Kriko Platformlar: Kaldırılabilir bacakları sayesinde güçlü motorlarıyla deniz yüzeyinde kolayca yer değiştirebilirler istenilen yere gelindiğinde bacaklar platformu dalgaların erişemeyeceği yüksekliğe kaldırır. Ardından petrol kulesi denilen destek kafesi denizin tabanında yerini alır ve işçiler delme işlemine başlar bu kazılar 11 bin metreye kadar ulaşabilmektedir.
Eğer sondaj platformu belirlenen bölgede petrol yatağı keşfederse sondaj deliğine vanalı bir yapıya sahip sondaj tıpası yerleştirerek petrol sızıntısı olmadığından emin olduktan sonra alanı terk eder. Ardından bölgeye petrolü çıkartmak, işlemek ve depolamak için başka bir platform getirilir. Bu platform on yıllar boyunca fırtınalara çarpışmalara ve dalgalara göğüs gererek aynı yerde duracak şekilde dayanıklı olmalıdır. Sığ bölgelerde genellikle sabit platformlar kurulur.
Sabit Platformlar: Destek bacakları deniz tabanına beton veya çelik yapılarla bağlıdır ve uzun süreli kullanımlar için tasarlanmıştır. Hareket kabiliyetleri yoktur.
Son dönemlerde talebinde artmasıyla petrol sondajı çok derin sularda yapılmaya başlanmıştır. Bu tip görevlerde okyanusun tabanına bağlı bir platform kurmak maliyetli ve tehlikeli olacaktır. Tamda bu yüzden mühendisler tarafından SPAR platformlar geliştirilmiştir.
SPAR Platformlar: Bu platformlar denizin derinlerinde olan akıntının yüzeyde olan akıntıdan oldukça güçsüz olmasını baz alarak yapılmıştır. SPAR güverteyi destekleyen tek bacaklı büyük çaplı oldukça uzun bir silindirden oluşur. Ağırlık merkezini platformun alt tarafına alarak derin sulardaki güçsüz akıntı sayesinde yüzeydeki güçlü akıntıdan kurtulmuş olur bunun yanında silindirin kavisli yapısı sayesinde dalgaları sönümleyerek etkisini azaltır ve dalgalara karşı durmak yerine beraber sallandığı için sabit platformlardan daha dayanıklıdır.
Açık deniz platformları petrol endüstrisinin büyük bir bölümünü karşılar özellikle Meksika Körfezindeki binlerce platform ABD ekonomisinin can damarlarından biridir. Buna kanıt olarak 2005 yılında gerçekleşen Rita ve Katrina kasırgalarını örnek gösterebiliriz bu kasırgaların ardından Meksika Körfezi’ndeki binlerce petrol platformu boşaltılmış ve yüzlercesi hasar görmüştür. Petrol üretiminin Meksika Körfezi’nde 6 ay aksaması sonucu ham petrol fiyatları oldukça yükselmiş ve 2005 ekonomik krizine sebep olmuştur.
Bu felaketler mühendislik yeteneğinin ve teknolojinin hala doğaya karşı kesin bir zafer kazanamadığının bir kanıtıdır. Eğer bu dönemde platformların herhangi birinde sızıntı meydana gelseydi ikinci bir ‘Deepwater Horizon’ olayı başımıza gelebilirdi. Petrol platformları ne kadar gelişmiş teknolojiye sahip olsalar da canlı birer bomba gibidirler. Küçük bir hata milyonlarca metreküp ham petrolün biranda dünya okyanuslarına yayılmasına sebep olabilir.
Yeni Keşifler
Bu tehdide rağmen hala özellikle erimeye başlayan Kuzey Buz Denizi, Doğu Akdeniz, Karadeniz ve birçok bölgede yeni petrol ve doğal gaz sahaları keşfedilmekte. Aslında keşfedilmek zorunda da, çünkü batarya ve yenilenebilir enerji teknolojisi tamamen yayılmadan önce dünyadaki petrol rezervleri tükenirse binlerce yıllık medeniyetimiz bir anda çökebilir. Bir petrol platformu bir günde çıkardığı petrol ile birkaç büyük şehrin bütün ihtiyacını karşılayabilir, birçok insana iş imkanı sağlar ve ekonomiyi dışa bağımlılıktan bir miktar kurtarabilir. Son yıllarda ülkemizin de kendi kıta sahanlığı içerisinde yeni petrol ve doğal gaz yatakları aramakta olmasının sebebi budur.
Kaynak :
https://mechtekno.com/ https://www.dargeb.com
30/10/2024