Fosil Yakıtlar Nelerdir?
(Petrol, Doğalgaz ve Kömür)
Kömür, petrol ve gaz milyonlarca yıldır toprak altında gömülü haldeki bitki ve hayvanların organik kalıntılarından elde edilen yenilenemeyen enerji kaynakları olan fosil yakıtların üç ana şeklidir. Fosil yakıtlar, büyük ölçüde karbon ve hidrojenden oluşur. Yanma süreci aslında havadaki oksijen ile oluşan kimyasal reaksiyondur. Çoğunlukla, karbon, CO2 oluşturmak için oksijenle (O) birleşir ve hidrojen (H) su buharı oluşturmak için oksijenle birleşir. Açığa çıkan CO2, sera etkisinin nedenidir.
Kömür, organik madde ve az miktarda da inorganik maddeden oluşan katı yanıcı bir maddedir. Temelde her birisi; ısıl değer, kimyasal bileşim, kül içeriği ve jeolojik kökeni bakımından değişiklik gösteren dört ana kömür türü bulunmaktadır. Bu dört kömür türü antrasit, bitümlü, alt bitümlü ve linyittir. Kömür yandığı zaman birçok tehlikeli kirletici açığa çıkar. Başlıca kirleticiler şunlardır: SO2, azot oksitler (NOx), karbon monoksit (CO), partiküller, hidrokarbonlar, ozon (O3), uçucu organik bileşikler, toksik metaller (kadmiyum (Cd), arsenik (As), nikel (Ni), krom (Cr) ve berilyum (Be). Kömür yanarken, asit yağmuru, kentsel ozon ve küresel iklim değişiklikleri gibi çevre problemleriyle bağlantılı birkaç kirletici açığa çıkmaktadır. Kömürün yanıcı olmayan mineral içeriği, taban külüne ve uçucu küle bölünür. Bu fosil yakıtın yanması ile baca gazları da açığa çıkar.
Ham petrolün 19. Yüzyıldaki keşfi, dünyanın sanayileşmesine ve hayat standartlarının iyileşmesine katkıda bulunan ucuz bir sıvı yakıt kaynağı üretmiştir. Petrokimya sanayisi, tehlikeli maddelerin üretimi ya da kullanımı sırasında üretilen tehlikeli organik atıkların başlıca kaynağıdır. Ham petrolün ya da petrokimyasalların geri kazanımı, ulaşımı ve depolanması, genellikle teknolojik kazaların sonucu olarak üretilen tehlikeli atıkların başlıca kaynaklarıdır. Petrol ve petrol ürünlerinin sızıntısı nedeniyle oluşan deniz suyu ve temiz su kirliliği, arazi sızıntıları ya da borulardaki ya da su depolarındaki sızıntı nedeniyle oluşan yeraltı ya da toprak kirliliği, petrol yada petrol tortusunun yakılması nedeniyle oluşan hava kirliliği, önemli çevre kirliliği durumlarıdır. Benzin, petrokimya endüstrisinin ana ürünüdür ve %70 alifatik doğrusal ve dallanmış hidrokarbonlardan etilbenzen, benzen ve diğerleri dahil olmak üzere %30 aromatik hidrokarbonlardan oluşmaktadır.
Doğalgaz, gözenekli tortul kayaçlarda özellikle de petrol verimi olanlarda biriken gaz hidrokarbonlarının yanıcı bir karışımıdır. Doğalgaz, esas olarak metandan oluşur, ancak ayrıca etan, propan, bütan ve daha ağır hidrokarbonlar da içermektedir. Ayrıca az miktarlarda nitrojen (N), CO2, hidrojen sülfit (H2S) ve eser miktarda su içermektedir. Karışımdaki en toksik bileşenleri (propan ve bütan) küçük miktarlarda bulunmaktadır. Sondaj ve kuyulardan doğalgaz çıkarımı ve boru hatlarında taşınmaları sırasında güçlü bir küresel ısınma gazı olan metan sızıntısı, önemli bir çevresel tehlikedir. Doğalgaz, diğer fosil yakıtlardan daha temiz yanmaktadır. Doğalgazın yanması önemsiz miktarlarda S, Hg ve partikül üretir.
Fosil yakıt zararları
Fosil yakıtların kullanımı sanayi devriminin merkezinde yer aldı ve geçtiğimiz birkaç yüzyıl boyunca gezegendeki yaşam standardında büyük iyileştirmeler yapılmasına yardımcı oldu. Bununla birlikte, fosil yakıtların yakılmasının yakıtı kullanan insanlar dışında çevreye de bir takım olumsuz etkileri vardır. Tüm fosil yakıtlar yandığında CO2 açığa çıkarır, böylece iklim değişikliğini hızlandırır. Yanan kömür, petrol ve türevleri, atmosferik partikül maddesine, dumana ve asit yağmuruna katkıda bulunur.
İklim değişikliği büyük ölçüde CO2 gibi sera gazlarının atmosfere salınımından kaynaklanıyor ve bu emisyonların ana kaynağı fosil yakıtların yakılması. İklim değişikliği dünyanın bazı bölgelerinde şimdiden ekosistemleri olumsuz etkiliyor. Bunlar, türlerin neslinin tükenmesi ve açlık sorununu artırma gibi etkileri içerir. Küresel sıcaklıklarda devam eden artışlar, hem ekosistemler hem de insanlar üzerinde daha fazla olumsuz etkiye yol açacaktır. Dünya Sağlık Örgütü, iklim değişikliğinin 21. yüzyılda insan sağlığına yönelik en büyük tehdit olduğunu belirtti.
Fosil yakıtların yanması, asit yağmuru olarak Dünya’ya düşen sülfürik ve nitrik asitleri üretir. Mermer ve kireç taşından yapılmış anıtlar ve heykeller, asitler kalsiyum karbonatı çözdüğü için özellikle savunmasızdırlar.
Fosil yakıtların yakılmasından kaynaklanan etkilere ek olarak, hasat edilmesi, işlenmesi ve dağıtılması da çevresel etkilere sahiptir. Kömür madenciliği yöntemleri, özellikle dağ zirvesi çıkarma ve açık deniz madenciliği, olumsuz çevresel etkilere sahiptir ve açık denizde petrol sondajı, suda yaşayan organizmalar için tehlike oluşturmaktadır. Fosil yakıt kuyuları, kaçak gaz emisyonları yoluyla metan salınımına katkıda bulunabilir.
Petrol rafinerileri ayrıca hava ve su kirliliği dahil olmak üzere olumsuz çevresel etkilere sahiptir. Kömürün taşınması dizel motorlu lokomotiflerin kullanılmasını gerektirirken, ham petrol tipik olarak tanker gemileriyle taşınır ve bu da ilave fosil yakıtların yakılmasını gerektirir.
Şu an Dünya enerji tüketiminin %70 i hala fosil yakıtlardan elde ediliyor. Fosil yakıtların kullanımı karbon salınımı sebebiyle tehlike arz ediyor. Özellikle Avrupa ülkeleri 2050 yılına dek fosil yakıt kullanımlarını ortadan kaldırma girişimdeler. Yenilebilir ve sürdürülebilir enerji çeşitlerinin kullanımı Dünya iklim krizi için önemli bir çözüm olacaktır.
kaynak : http://uni-ecoaula.eu/
06/09/2022