Türkiye’de makineleşme serüveni
1- İlk yıllar (1920’ler-1950’ler)
Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemleri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yılları, tarım ve tekstil için temel makinelere ağırlık veren sınırlı bir sanayileşmeye tanıklık etti. Ülke, gelişmiş makine ve teknoloji için öncelikle ithalata bağımlıydı. Devlet, küçük ölçekli de olsa, sınai kalkınmayı teşvik etmek amacıyla kamu iktisadi teşebbüslerinin kurulmasında ve yönetilmesinde önemli bir rol oynadı ancak söz konusu teşebbüsler yeterli değildi. Yine de bu alanda önemli adımlar atıldı ve bu doğrultuda Türkiye’de, gemi sanayisi alanında öncelikle I. Dünya Savaşı sırasında tahrip edilen tersaneler onarıldı ve bunu takiben 1926’da Gölcük Donanma Tersanesi kuruldu.
Bu olaydan 1 yıl önce, 1925 yılında ise Cumhuriyet döneminin ilk sanayicisi Şakir Zümre, Atatürk’ün de onayıyla tamamen yerli sermaye ile özel sektöre ait ilk silah ve cephane fabrikasını kurdu. Vecihi Hürkuş’un ilk Türk tipi uçak olan Vecihi K-VI model uçağı inşa etmesiyle havacılık sanayiinin ilk adımları atıldı. 1926’da Türkiye’nin ilk uçak fabrikası olan Kayseri TOMTAŞ Fabrikası açıldı. 1936’da iş insanı Nuri Demirağ’ın girişimleriyle özel teşebbüsle ilk uçak fabrikası hayata geçirildi. 1945’te THK tarafından ilk uçak motoru fabrikasının kurulmasıyla havacılık sanayiinde makineleşmenin önemli bir aşaması kaydedildi.
2- İthal ikamesi (1960’lar-970’ler)
1960-1970’li yıllara gelindiğinde ise ithal ikameci sanayileşmeye (ISI) odaklanarak yabancı makine ve ekipmanlara olan bağımlılığını azaltmayı amaçlayan Türkiye’de hükümet yerli üretimi teşvik edecek politikalar uyguladı ve makine sektöründe çeşitli kamu iktisadi teşebbüsleri kurdu. 1961’de otomobil sektöründe Devrim otomobilleri ile sınırlı sayıda da olsa ilk yerli adım atıldı. 1966’da ise Anadol marka otomobilin seri üretimine başlandı. Makine imalat sanayi özellikle 1970’lerden sonra sanayi sektörleri içinde önemli bir yere sahip olmaya başladı. Ancak gümrük birliğine geçiş, AB’ye entegrasyon süreci önlemleri, yüksek faiz ve düşük kura dayalı uygulanan ekonomi politikaları sektörün gelişimini etkiledi. Yine de yaşanan tüm bu zorluklara rağmen; Türk Silahlı Kuvvetleri’nin haberleşme ihtiyaçlarını karşılaması amacıyla 1975’te ASELSAN, yazılım ihtiyaçlarını karşılaması amacıyla da 1982’de HAVELSAN kuruldu.
3- Özel sektörün büyümesi (1980’ler-1990’lar):
1980’lerde ekonomik liberalleşme ve yapısal reformlar geçiren Türkiye’deki bu değişiklikler yabancı yatırımların artmasına ve özel sektörün büyümesine yol açtı. Özel şirketlerin üretim ve inovasyonda daha önemli rol oynamaya başlamasıyla makine endüstrisi bu reformlardan yararlandı. Özellikle otomotiv sektörü bu dönemde önemli bir büyüme kaydetti. 1994 yılına kadar sadece iç pazara imalat yapan Türk makine imalatçısı firmalar, ülkede yaşanan ciddi ekonomik kriz, döviz kurunun yükselmesi, ithalatın gerilemesi ve 5 Nisan Kararları ile kazanç elde edebilmek adına ne yapabileceklerini düşünmeye başladı. Ekonominin kımıldayamadığı bu dönemden olumsuz yönde etkilenen makine imalat sektörü, bu krizden çıkış yolunu, ürünlerini dışarıya satabilmenin yollarını aramada buldu. 20. yüzyılın ikinci yarısında Türkiye’nin imalat kabiliyetleri genişledikçe, makine ihracatı da ivme kazanmaya başladı.
4- İhracat odaklı büyüme (2000’ler-Günümüz):
2000’li yıllarda, Türkiye’nin makine sektörü odağını daha fazla ihracat odaklı olmaya doğru kaydırdı. Sektörde hem ürününe hem de hizmetine güvenen ve dünyadaki muadilleri ile rekabet edeceğine inanan imalatçılar vardı ancak Türk makinesinin bir Avrupalı ya da yabancı bir ülke tarafından alınabilecek nitelikte olduğu imajı henüz oluşmamıştı. Makine imalat sanayinde yaşanan bu gerçek dönüşüm sonrasında Türk makine imalatçısı ustalık bilgisiyle yürüyen atölyelerden yurt dışına imalat yapan fabrikalar boyutuna geçti ve Türk makine üreticileri uluslararası pazarlarda kaliteleri ve rekabetçi fiyatlarıyla tanınmaya başladı. Ülkenin imalat kabiliyetleri gelişti ve endüstriyel makineler, inşaat ekipmanları ve tekstil makineleri de dahil olmak üzere daha geniş bir yelpazede makine üretmeye başladı. Ayrıca, inşaat makineleri sektörü hem yurtiçinde hem de komşu ülkelerde büyüyen altyapı projeleri nedeniyle genişledi.
Zorluklar ve fırsatlar:
Türk makine sektörü yıllar içinde önemli ilerlemeler kaydetmiş olsa da zorluklarla da karşılaştı. Bu zorluklar arasında özellikle araştırma ve geliştirme, teknolojik yenilik ve işgücü becerileri ile ilgili konular yer alıyor. Daha yüksek katma değerli makineler üretmek ve küresel pazarda rekabetçi kalabilmek için araştırma ve geliştirmeye daha fazla yatırım yapılması gerekiyor. Ayrıca, küresel ekonomik dalgalanmalar ve jeopolitik faktörler makine sektörünün performansını etkiliyor. Sektör, Türkiye’nin vasıflı işgücünden faydalanma potansiyeline sahip ancak eğitim ve öğretime sürekli yatırım yapılması gerekiyor.
TÜRKİYE’DE MAKİNELERİN ERKEN DÖNEM ÜRETİMİNDEKİ BAZI ÖNEMLİ KİLOMETRE TAŞLARI
Uzun bir sanayileşme ve imalat geçmişine sahip olan Türkiye’de makine üretimi 19. yüzyılın sonları ile 20. yüzyılın başlarına kadar uzanıyor. Türk Makine Sanayinin 100 yılı Cumhuriyet öncesi dönemde başlar. Türkiye’de modern sanayileşmeye yönelik ilk önemli adımlar Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde başladı ve 1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra da devam etti.
- Tekstil makineleri: Yüzyılın sonlarında Osmanlı İmparatorluğu Avrupa’dan tekstil makineleri ithal etmeye başladı. İlk pamuk eğirme ve dokuma fabrikaları bu dönemde İstanbul ve İzmir’de kuruldu.
- İstanbul Makine Sanayi: 1910 yılında kurulan tesis, Türkiye’de makine üretimine yönelik ilk sanayi kuruluşlarından biri. Başlangıçta tarım makineleri üretimine odaklanan İstanbul Makine Sanayi yıllar içinde üretimini diğer makine türlerindede genişletti.
- Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD): 1927’de kurulan TCDD, Türkiye’nin erken sanayileşmesinde önemli bir rol oynadı. Sadece demiryollarını işletmekle kalmadı, aynı zamanda demiryolu ekipman, makinelerinin bakımı ve üretimi için atölyeler kurdu.
- Erken dönem sanayileşme çabaları: Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında, Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde, sanayileşmeye güçlü bir vurgu yapıldı. Tarım, tekstil ve ulaşım gibi farklı sektörler için makine ve ekipman üretmek üzere çeşitli kamu iktisadi teşebbüsleri ve kurumları kuruldu.
- Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK): 1950 yılında kurulan MKEK, Türkiye’nin devlete ait savunma sanayi şirketi. Ateşli silahlar, mühimmat ve askeri makine üretiminde yer alarak ülkenin üretim kapasitesine katkıda bulunuyor.
- Otomobil endüstrisi: Türkiye’nin otomobil endüstrisi 1960’lı ve 1970’li yıllarda gelişmeye başladı. Otosan (Ford ve Koç Holding ortak girişimi) gibi şirketler Türkiye’de araç montajına başlayarak otomotiv sektörünün gelişmesine katkıda bulundu.
Bunlar Türkiye’de makine üretiminin ilk kilometre taşlarından bazıları olsa da ülke yıllar içinde gelişmeye ve üretim kapasitesini artırmaya devam ederek çeşitli sektörlerde önemli bir oyuncu haline geldi. Bugün Türkiye, otomotiv, tekstil, elektronik ve daha fazlası dahil olmak üzere birçok endüstri kolu için çok çeşitli makine ve ekipman üreten köklü bir imalat sektörüne sahip.
Kaynak:
1 – https://aimsaddergisi.com/
2- TMMOB Makine Mühendisleri Odası, Makina İmalat Sanayi Sektör Araştırması
3- MAKFED, Makine İmalat Sektörü Türkiye ve Dünya Değerlendirme Raporu 2022
4- https://www.mib.org.tr/
07/12/2023